28 Nisan 2018 Cumartesi

Dışavurumculuk - Ekspresyonizm veya İfadecilik


Dilara Kahyaoğlu
2012

1900- 1935 arasında başta Almanya olmak üzere Orta Avrupa’da ortaya çıkan bir akımdır. Özellikle Almanya’da sanat dallarının hemen hemen hepsinde etkili olmuştur.

Doğayı, toplumu, insanı veya herhangi bir durumu; nesnel bakış açısı ile yansıtmak yerine, öznel olanı, içsel gerçeği yansıtmayı seçtiler. Bu akım aşırı öznelci (sübjektif) bir akımdır. Dışa vuran şiddetli duyguları yansıtmaya çalışmışlardır. Ordu, ataerkil aile, okul ve imparatorluk kurumlarının yerleşik otoritesine karşı çıktılar. Toplumdışıların, yoksulların, akıl hastalarının, sokak kadınlarının, eziyet gören gençlerin yanında yer aldılar. Özellikle resimde nesnel gerçeklik ressamın gözünden çarpıtılmış bir şekilde sunuldu. Çizgi ve renkleri, tıpkı “ilkel” resimlerde veya çocuk resimlerinde olduğu gibi kullanıp, duygusal tepkilerini yansıttılar.
Edvard Munch. Çığlık. 1895. Oslo, Ulusal Galeri
"Munch bu eserinde, apansız bir heyecanın, tüm duygusal izlenimlerimizi nasıl değiştirebileceğini anlatmaya çalışmış. Bütün çizgiler baskının tek merkezi çığlık atan başa doğru akışıyor gibi. Sanki tüm sahne, o çığlığın iç bunaltısına ve heyecanına  katılıyor. Çığlık atan kimsenin yüzü gerçekten karikatür gibi bozulmuş. Dimdik gözler ve oyulmuş yanaklar  kafatasını anımsatıyor. Korkunç bir şeyler olmuş mutlaka ve baskı o kadar baş döndürücü ki, o çığlığın nedenini hiç bir zaman bilemeyeceğiz." (Gombrich) ayrıca bkz. *

Dışavurumculuk, Van Gogh, Cezanne ve Gauguin'in miraslarından devralındı. Bu ressamların tablolarında sunduğu; ifadesellik, yapı ve yalınlığın olanaklarını ilk fark eden Norveçli ressam Edvard Munch olmuştur. 

 I. Dünya Savaşı öncesinde gelişmeye başlamış olan Dışavurumculuk akımı en uygun ortamı Almanya'da bulmuştur. Burada küçük adamların öfke ve öç alma hırslarını kışkırtmayı başardı.


Barlach. Örtülü Dilenci, 1906. Bronz
http://www.mz-web.de/nachrichten/barlach-werke,20641290,18294718.html

 Ernst Barlach, "Acıyın" Tahta Heykel. 1919.
"Naziler iktidara gelince Modern Sanat yasa dışı ilan edildi. Bu yazgının ilk kurbanı Ernst Barlach oldu. Bu kadın dilencinin yaşlı ve kemik kemik ellerinin yalın davranışında büyük bir ifade yoğunluğu var. Ve hiç bir şey dikkatimizi bu baskın konudan saptıramıyor. Kadın başını bir mantoyla örtmüş ve saklı başın basitleştirilmiş biçimi, onun yürek paralayıcı çağrısının izlenimini içimizde daha bir vurguluyor." (Gombrich) Brecht, 1952'deki bir sergi sırasında Barlach için şunları söylemiştir. "Barlach'ı biz Almanların şimdiye kadar sahip olduğu en büyük heykelcilerden biri olarak düşünüyorum. Çizgi, istediğini anlatmadaki kesinlik, teknik yetenek, yapay olmayan güzellik, zorlanmamış büyüklük, kolay olmayan uyum, yabanıl olmayan bir yeğinlik onun yapıtlarını başyapıt düzeyine çıkarıyor." (Richard)

1905 yılında Dresden’de kurulan, aralarında Kirchner’ in de bulunduğu grup aslında bir tür cemaat gibi örgütlenmişti. Munch (Norveçli ressam), Nietzsche,  Strindgberg’in (İsveçli oyun yazarı) yapıtları bu grubu etkilemişti. Resimlerin çoğu çağdaş yaşamdan duyulan umutsuzluğu yansıtıyordu.  Başka bir grubun üyesi ve lideri olan Kandinsky (Rus ressam ve sanat kuramcısı) soyut sanata yöneldi. Egon Schiele ve Kokoschka da dışavurumculuğun gelişmesine katkıda bulunmuş diğer ünlü ressamlardır.

Ernst Ludwig Kirchner, Potsdamer Platz, 1914. 
1933'te Kirchner, Naziler tarafından dejenere ressamlardan biri ilan edildi ve Berlin Sanat Akademisi'ndeki görevinden alındı. 1937'de Almanya'daki farklı müzelerde bulunan 600'den fazla çalışması toplatıldı. Bu eserler satıldı ya da yok edildi. Ressam, 1938 yılında, Almanların Avusturya'yı işgali ve evini kapatmaları sonucunda yaşadığı psikolojik travma sonrası intihar etti.

Edebiyatta dışavurumculuğu etkileyen; kısa ve kopuk cümlelerle duygu ve tartışmalarını dile getiren önemli yazarlardan biri, İtalyan yazar Marinetti olmuştur. Şairlerin yaptıkları dışavurumcu ressamların yaptıklarını sözcüklerle yapmaktı. Bu şairler renkli imgeler kullanıp, çağdaş kent yaşamındaki yozlaşma üzerinde duruyorlardı. Franz Kafka da bu akım içinde değerlendirilir (eserleri, Dava, Dönüşüm vb.)

Birçok yetenekli ressam I. Dünya savaşında öldü aralarında Kirchner’in de bulunduğu bazılarıysa ruhsal çöküntü içine girdi. Savaştan sonra bu akım güçlendi ve resmi kültür haline geldi. Tiyatro, sinema ve operada yükseliş doruğa vardı. Dışavurumcu oyunların çoğunda ebeveynlerine karşı şiddet gösterilerinde bulunan ve bu yolla bağımsız bireyler oldukları kanıtlamaya çalışan gençlerin bulunduğu sahneler yer alıyordu. Uzun monologlarda kesin olmayan bir dil kullanılıyor ve karakterin içinden çıkan çığlığın duyulması sağlanmaya çalışıyordu.

Dr. Caligari'nin Muayenehanesi'nden bir sahne. 

Dışavurumcu teknikler sahnelemede de kullanıldı. Bu yolla başkarakterin öznel dünyası seyirciye yansıtılmaya çalışıldı. Bunların en ünlüsü Dr. Caligari’nin Muayenehanesidir.  Film çok etkili oldu aşırı görselliğe dayanan üslubu Caligaricilik olarak adlandırıldı. Bu üslup, kısıtlı olanaklar sağladığı için zamanla yerini daha romantik özellikler taşıyan dışavurumculuğa bıraktı. Yönetmenler, ürkütücü ve büyüleyici Alman köylerini, şatolarını ve ormanlarını dekor olarak kullandılar. Bu akım etkisini müzikte, özellikle de operada da göstermiştir.

Joseph Goebbels "Yoz sanat" sergisini gezerken, 1938
Bu akım, 1933’te Hitlerin iktidara gelmesinden sonra tümüyle yoz sanat (Entartete Kunst-dejenere sanat) olarak damgalandı ve yenilgiye uğradı Dışavurumcu yayınlar ve oyunlar yasaklandı. Resimler galerilerden söküp atıldı, kimisi yok edildi. Sanatçıların, yazarların çalışmasına izin verilmedi. Bir kısmı yurt dışına gitti; kalanların bir kısmı yalnızlık, yoksulluk içinde zamanını tamamladı, kimisi de intihar etti.






Nazilerin; aşağılamak, modern sanatı yok etmek, kitleleri bu tür bir propaganda yolu etkilemek amacıyla açtıkları Entartete Kunst (Yoz Sanat) sergisini gezmek için sırada bekleyenler. 1937. 
Entartete Kunst (Yoz Sanat) Sergisi, Münih. 1937
**********

*Günlüğüne yazdığı notta Munch, Çığlık konusundaki esin kaynağını şöyle anlatıyordu: “İki arkadaşımla yolda yürüyordum; güneş battı, bir melankoli dalgasına kapıldım. Birden gökyüzü kıpkızıl bir renk aldı. Durup parmaklıklara yaslandım. Alev alev gökyüzü, mavi fiyordun ve şehrin üstünde kan ve kılıç gibi sarkıyordu. Arkadaşlarım yola devam etti; ben ise büyük bir endişeyle öylece duruyor ve doğada sonsuz bir çığlığı hissediyordum sanki.”
http://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/03/160317_vert_cul_munch_ciglik


Kaynak

Ana Britannica, cilt 7, s: 229-230
Sanatın Öyküsü, E. H. Gombrich, Remzi Kitabevi, s: 447-450 
Ekspresyonizm, Lionel Richard, Remzi Kitabevi, s: 112
https://en.wikipedia.org/wiki/Edvard_Munch
https://www.flickr.com/photos/blue_poppy/7811608750
https://tr.wikipedia.org/wiki/Ernst_Ludwig_Kirchner
https://tr.wikipedia.org/wiki/Yoz_sanat
http://www.openculture.com/2013/11/nazis-degenerate-art-exhibition-of-1937.html
http://www.nzz.ch/feuilleton/kunst_architektur/kunstraeuber-stellt-man-sich-nicht-so-gebildet-vor-1.18184127
http://www.americantowns.com/ny/newyork/news/ernst-barlach-haus-acquires-rare-sculpture-from-moeller-fine-art-8255443
http://www.mz-web.de/nachrichten/barlach-werke,20641290,18294718.html
https://en.wikipedia.org/wiki/The_Cabinet_of_Dr._Caligari





Yazar adı belirtilmeden, link verilmeden kullanılamaz, alıntılanamaz.

Hiç yorum yok: